Yeni Türkiye’yi anlama kılavuzu

Mustafa KARAALİOĞLU mkaraalioglu@stargazete.com


Yeni Türkiye’yi anlama kılavuzu

İçinden geçtiğimiz ve esasen birer aktörü olduğumuz sarsıcı değişimi anlamak için yeni kavramlara, yeni bakış açılarına ve cesur bir vizyona ihtiyacımız var. Bugünü, küçük ölçekler ve eski kavramlarla anlayamayız, anlayamadığımız müddetçe de gerilim kaçınılmaz olur.

Bugünün tartışmalarına bakın bu temel sorunu göreceksiniz.

Eski Türkiye’nin kanaat önderleri, o dönemin kavramlarıyla değişimi yorumluyor ve kritik ediyorlar. Her konuda tutarsızlık ve analiz eksikliği ortaya çıkıyor. Nasıl bugün ekonomiyi 2 bin 500 dolar milli gelir üzerinden konuşamazsanız, siyaseti ve toplumsal dinamikleri de geleneksel sağ-sol eksenini kullanarak anlayamazsınız. “Merkez siyaset” denilen garantili alanda ne sağ, ne de sol var çünkü. Demokrat, değerler açısından muhafazakar, serbest piyasacı yeni bir siyasal kimlik var ve bu kimlik merkezin ta kendisi artık.



Diplomaside de bazı kavramların ömrü tükendi. Kemal Kılıçdaroğlu, “Suriye’ye karışmayalım, egemen güçlerin taşeronu olmayalım. Başımıza iş almayalım” diyerek bu tükenişin en canlı örneğini veriyor.

Olup bitenlere karışmamak ve eğer karışıyorsak da bunun ancak egemen güçlerin talimatıyla olacağını zannetmek tipik bir “Eski Türkiye” anlayışıdır. Uluslararası alanda gelinen noktayı anlayamamak ve üst düzey diplomatik kapasiteyi Türkiye’ye yakıştıramamaktır. Kapatın o konuşmayı gidin 10, 20 yıl öncesine tıpatıp benzeri sayısız demeç bulursunuz: Karışmayalım, alet olmayalım!

Oysa çıta öylesine yükseldi ve süreç o kadar zenginleşti ki bölgemizdeki bir gelişmeye karışmamak başımıza iş açacaktır.

Geçtiğimiz Salı günü, “9 yıl önce Erdoğan’la bir pazarlık yapsaydık” başlıklı bir yazı yazmıştım. Aydınlar, ekonomistler, iktisatçılar, diplomatlar vs. 2002’te gelecek 10 yıl için Erdoğan’dan ne isterdi ve bugün olanların ne kadarını o günden “olabilir” görürdü? Herhalde, çoğunluk için bugünün Türkiyesi’ni o günden mümkün değildi.

Bazı okuyucular bu soruya başka bir soruyla karşılık verdiler: Aydınlar bugün Erdoğan’la pazarlığa otursalar 10 yıl sonrası için ne isterler?

Zor soru... Ama beynimizi kehanete zorlamayalım. Zira, rasyonel bir cevap için önce yeni kavramlarla konuşmayı öğrenmemiz gerekiyor.

Temiz, duru, komplekssiz bir zihinle yaşadığımız ülkeyi, bütün dinamikleriyle anlamaya, yeniden anlamaya ihtiyacımız var.

Bu da pekala mümkün... Zira, tam da bu ihtiyacı karşılayan; yeni dönemin ruhunu temsil eden kalemler ve düşünce insanlarının sayısı giderek artıyor.

STAR Gazetesi’nin Pazar günleri yayınlanan Açık Görüş ilavesine bu gözle bakın.

Kürt sorunu, laiklik, Alevilik, dış politika, ekonomi, sosyal değişim... Türkiye’nin ne kadar önemli, çözüm ve perspektif bekleyen dosyası varsa o konularda ustaca kaleme alınmış, vizyon sahibi yazılar bulacaksınız.

Yeni Türkiye’nin yeni düşünce adamları Açık Görüş’te değişimin öyküsünü yazıyorlar, gelecek perspektif sunuyorlar. Hükümeti, devleti, politika yapıcı aktörleri anlamak için de o yazıları şiddetle tavsiye ediyorum.

Ergun Özbudun, Niyazi Öktem, Fuat Keyman, Hasan Köni, Serap Yazıcı, Ömer Çaha, Ümit Cizre, Mesut Yeğen, Erol Katırcıoğlu, Arus Yumul, Ali Yaşar Sarıbay gibi isimlerin yanında farklı tarzlarıyla yeni nesil kanaat önderleri grubu giderek yükseliyor. Farklı bir tarzları var. Değişimin içine doğmuş olmanın sunduğu imkanları da çok iyi kullanıyor ve yansıtıyorlar.

Mesela, Bülent Aras, Sedat Laçiner, Yalçın Akdoğan, İbrahim Kalın, Yasin Aktay, Mazhar Bağlı. Necdet Subaşı, Taha Özkan, Ertan Aydın... Yazdıklarını okumadan geçebilmek mümkün değil.

Murat Yılmaz, Ufuk Ulutaş, Nuh Yılmaz, Menderes Çınar, Nazife Şişman, Fahrettin Altun, Yavuz Atar, Hatem Ete, Teyfur Erdoğdu, Kürşad Zorlu, Birol Akgün, Aytekin Geleri, Hikmet Kırık, Hüseyin Yayman... Hepsi, değişimi ve bir adım sonrasını anlamak için bulunmaz ipuçları veriyorlar.

Açık Görüş’te başka değerli ve yeni isimler de var ve yazdıklarıyla “Yeni Türkiye”nin iskeletini kuruyorlar.

Comments

Popular posts from this blog

Üsküp'teki Türk Çarşısı yıllar sonra canlanıyor

Din Anlayışındaki Farklılıkların Nedenleri

Cyprus Peace Talks