Marka üniversiteler dünyaya açılıyor

 EĞİTİM
AKSİYON DERGİSİ
Marka üniversiteler dünyaya açılıyor

BURAK KILIÇ - ARİF BAYRAKTAR
Sayı: 788 / Tarih : 11-01-2010

Gelişmiş ülkeler, yüksek öğretime aktardıkları parayı kısıyor. Türkiye de bu yolda. Üniversiteler, artık kendi kaynağını kendisi oluşturacak.

‘Türkiye neden dünya üniversitesi çıkaramıyor?” sorusu akademik camiayla birlikte kamuoyunun da gündemini meşgul ediyor, uzun süredir. Yabancı üniversiteler her geçen gün yeni ülkelere açılıyor ve markalarını perçinliyorken, dünya üniversiteler liginde ilk 500'e son sıralardan girdiğimizde bile bunu ‘başarı' sayıyoruz. Türkiye, hâlâ yükseköğretimde reformu tartışadursun, Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT), Oxford ve Cambrige'in başını çektiği Batılı üniversiteler devletten destek almadan her yıl büyüyor. Bunu da dünyanın dört bir yanında açtıkları kampüslerle sağlıyorlar. Olumsuz ifadelere bakmayın, artık Türk üniversiteleri de bu anlamda kabuğunu kırmaya başladı. 

Türkiye, üniversitelere yılda 8 milyar 772 milyon TL kaynak ayırıyor. Bu kaynağın aktığı kara delikleri kapatmak isteyen devlet, ‘dünya kampüsü’ pastasından pay almak için harekete geçti. Üniversitelerimiz, markalarını dünyanın farklı bölgelerine pazarlayacak kampüsler kurmaya başladı. Berlin, Kıbrıs, Abu Dabi, Dubai ve Kosova ile görüşmeler tamamlandı. Orta Asya cumhuriyetleri ile Orta Doğu ülkeleri ise sırada. Dünyaya açılım projesini, bir zamanlar adını ideolojik tartışmalarla duyuran Yükseköğretim Kurulu (YÖK) bizzat yönetiyor. Başbakan Tayyip Erdoğan da yakından takip ediyor. Oysa YÖK, 2 yıl öncesine kadar adını siyasi çıkış ve polemiklerle duyuruyordu. Dönemin YÖK başkanı Erdoğan Teziç ve Üniversitelerarası Kurul iş birliğinde sık sık hükûmetin politikaları ve yeni çıkarılan yasalar eleştiriliyordu. Öyle ki; YÖK, Cumhurbaşkanlığı seçimi tartışmalarında ön safta yer almıştı. Yusuf Ziya Özcan'ın YÖK Başkanlığı'na gelmesinin ardından üniversiteler yeniden asli hüviyetine dönme yoluna girdi.
YÖK, masrafları iyice artan devlet üniversitelerine “kendi gelir kaynaklarınızı oluşturun” talimatı verdi. Bunun üzerine Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) ve İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Kıbrıs'ta yarı özel bir kampüs kurdu. Ardından İstanbul Üniversitesi (İÜ) Balkanlar'da kampüs açmak için harekete geçti. Bu durum aslında sürpriz değil. Zira son 10 yıldır başta ABD, Almanya ve Fransa, büyük devletler üniversitelere ayırdıkları payları önemli ölçüde kıstı. Örneğin Amerika'da devlet üniversiteleri bütçelerinin sadece yüzde 10'luk kısmını devletten karşılıyor. Bu oran üniversiteye göre yüzde 30'a kadar çıkıyor. MIT, Oxford, Cambrige, Princeton, Columbia gibi üniversiteler Asya ve Avrupa'nın farklı bölgelerine kurdukları marka kampüsler ve araştırma geliştirme birimleriyle kendi gelir kaynaklarını oluşturuyor. Bu konudaki en etkin üniversitelerden Oxford'un son yatırımı yeni bir başkent kuran Kazakistan'da olacak. Astana şehrinde kurulacak yeni üniversitede Oxford'un bölümleri de hizmet verecek.
YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan, Orta Doğu ülkeleriyle eğitim konusunda yeni bir açılım içerisinde olduklarını söylüyor. Mısır ile kampüs kurma amacıyla görüşmeler yaptığını kaydediyor. Yakında da Suriye, Irak, İran ve Suudi Arabistan'a gideceklerini aktarıyor. Özcan, Haziran 2009’da Birleşik Arap Emirlikleri'ne gitmiş ve Bilimsel Araştırmalar Bakanı Nahyan Bin Mubarak Al Nahyan ile görüşmüştü. Bu görüşmede İTÜ ve ODTÜ'nün yapacağı yatırımlar konusunda anlaşmaya varıldı. Anlaşma, iki ülke arasında yükseköğretim alanında stratejik iş birliğinin geliştirilmesi, öğrenci ve öğretim üyesi değişim programlarının başlatılması ve Abu Dabi ile Dubai'deki eğitim serbest bölgelerine Türk üniversitelerinin kampüs açmasını kapsıyor. Dubai'de açılması düşünülen bölümler mühendislik ağırlıklı olacak. Birleşik Arap Emirlikleri'nde 2 bin 500 doktora öğrencisi potansiyeli olduğunu hatırlatan YÖK Başkanı, bu pastadan pay almayı planladıklarını vurguluyor.
Dışa açılım politikasına Kıbrıs'ta yarı özel üniversite kurarak başlayan İTÜ, projede faal şekilde rol alıyor. 22 bin öğrencili İTÜ'nün devletten aldığı yıllık bütçe 220 milyon TL. Başlangıç olarak KKTC'de üç kampüs kuran üniversite, 2009-2010 akademik yılında ilk öğrencilerini aldı. Üniversitenin Karpaz kampüsünde denizcilik ve turizm gibi bölgeyi ilgilendiren bölümler var. Mühendislik bölümleri ise Lefkoşa ve Gazi Magosa'daki kampüslerde. Kıbrıs'ta eğitim bayrağını dalgalandırmaya başlayan İTÜ'nün rektörü Muhammed Şahin, başta Suriye, Orta Doğu ülkelerinden yoğun öğrenci talebi aldıklarını belirtiyor. Berlin Üniversitesi ile yaptıkları anlaşma çerçevesinde Almanya'da bir üniversitenin kurulmak üzere olduğunu söylüyor. İTÜ'nün kampus kuracağı bir başka adres Abu Dabi. Şahin, buraya bir teknik üniversite kurmak için anlaşma imzaladıklarının altını çiziyor.
Hükûmetin, ‘her ile bir üniversite' sloganı ile yeni kurduğu 26 üniversitenin toplam bütçesi 406 milyon 450 bin TL. İÜ'nün tek başına bütçesi ise 486 milyon 779 bin TL. Kadro bakımından Türkiye'nin en büyük üniversitesi olan İÜ'nün 2 bin 500 öğretim üyesi, 60 bin öğrencisi bulunuyor. Dünyaya açılım konusunda çalışmalara başlayan İÜ, bu hedefini ilk etapta Balkanlar'ın farklı bölgelerinde planlıyor. Rektör Yunus Söylet, bu iş için Kosova'yı düşündüklerini belirtiyor. Büyük ve hantal bir yapıya sahip olan üniversitenin kendi ayakları üzerinde durması için politika üreten Söylet, kurumun YÖK tarafından bölünmesinin de önüne geçmek istiyor. “Var olan ve hedeflediğim şey Balkanlar'da bir yapı oluşturmak.” diyen Söylet, Orta Asya cumhuriyetlerine de yönelmeyi düşünüyor.
‘Kendi ayakları üzerinde durma' hedefine en yakın üniversite konumundaki ODTÜ, 2005 yılında Kuzey Kıbrıs kampüsünü kurmuştu. Burada öğrencilerden yıllık 9 bin TL'den başlayan harç ücreti alan ve yarı özel statüsü bulunan üniversite buradan yılda ortalama 10 milyon TL gelir elde ediyor. Kıbrıs'a Suriye ve bölge ülkelerinden de çok sayıda öğrenci geliyor. Üniversitenin devletten aldığı yıllık pay ise 250 milyon TL civarında. Teknokent'i de bulunan üniversite Dubai'deki serbest ticaret bölgesinde teknik üniversite kurmak için anlaşma imzaladı.
ABD, Fransa, İskoçya, İrlanda, Kanada, İngiltere ve Avustralya'nın Dubai'de üniversiteleri bulunuyor. Fransız Üniversitesi, Alman Üniversitesi, Avustralya Wollongog, Dubai Amerikan Üniversitesi, Alain Teknik Üniversitesi, Bilim ve Teknoloji Üniversitesi bunlardan birkaçı. Bu üniversiteler yükseköğretime verilen önem sebebiyle bölge halkı tarafından tercih ediliyor.

İÜ Rektörü Prof. Dr. Yunus Söylet:
Türk üniversiteleri, dünyaya ayak uyduruyor

Dünyada üniversitelere ayrılan pay giderek düşüyor. Eğitim kurumlarının kendi ayakları üstünde durması isteniyor. Bu trendi Türkiye de yakalamak ve dünyaya ayak uydurmak istiyor. Yükseköğretime ilginin ciddi boyutlarda artması, yetişkin eğitiminin ön plana çıkması, insanların meslek tercihinde daha özenli ve esnek olmaları, daha fazla meslek değiştirme isteği, yükseköğretim kurumlarının da farklı yöntemlere yönelmesini sağladı. Her üniversite bu yeni talebe cevap vermek istiyor. Bir başka önemli faktör de bütün kurumların ayakları üzerinde durma isteği ve mecburiyeti. Biz de bu yönde sürekli kafa yoruyoruz. Üniversite kurmanın haricinde uzaktan eğitim merkezini kurduk. Açık öğretime yöneliyoruz. 

Comments

Popular posts from this blog

Üsküp'teki Türk Çarşısı yıllar sonra canlanıyor

Din Anlayışındaki Farklılıkların Nedenleri

Cyprus Peace Talks