Ekonominin seyri

Mahir KAYNAK mkaynak@stargazete.com
Ekonominin seyri
ABD ekonomik krizin bazı banka ve yatırım fonlarının iflası ile mi farkına vardı yoksa önceden sorunun farkında mıydı ve buna karşı bir strateji geliştirmiş miydi? ABD sürekli borçlanan bir ülkeydi. Bir havuz ne kadar büyük olursa olsun sürekli akan bir su onu doldurur ve taşmaya başlar. Bu nedenle borçlanmanın bir sonu olacaktı ve ABD bunun farkındaydı. Buna karşı nasıl bir strateji geliştirdiğini bilemeyiz ama bir tahminde bulunabiliriz. Sorun sadece dış borçlanmadan ibaret değildi ve bütçesi de sürekli açık veriyordu ve bu açık da dış borçlanmalarla kapatılıyordu. O halde çare bulunacak sorun iki taneydi. Biri dış ticaret açığını kapatmak diğeri bütçeyi denkleştirmek.ABD gibi dünyaya yön veren bir ülkenin soruna sadece ekonomik açıdan bakması imkansızdı. Bu sorunu çözerken siyasi alanda da kaybetmemeliydi.


Stratejinin bir ayağı dış ticaret açığını kapatmak ve biriken dış borçların ağırlığını azaltmaktı. Bu amaçla doların değerini düşürdü ve bir yandan borçlarının reel değeri azalırken diğer yandan ihracatın artıp ithalatın azalmasını destekledi. Ancak borç almak ürettiğinden fazlasını tüketmek anlamına geldiği için halkın refahının düşmesi kaçınılmazdı. Bunu bir ölçüde telafi etmek için ithal ikameci bir politika izlemeye başladı ve küçük işletmeleri teşvik için kredi verdi ve faiz hadlerini düşürdü. Faizin düşmesi yabancı fonların ABD’ye akışını azalttı ve gelir elde etmek için değil sadece güvenli bir yer olduğu için yabancı sermaye geldi. Ancak bunun da bir çaresi vardı ve kredi notu düşürüldü. Buna bir tesadüf diyebiliriz ama çok uygun bir tesadüftü.
Bütçe açığını kapatmak için ya vergi artırılır ya da harcamalar kısılır. Her ikisinin birlikte yapılması en etkili yoldur. Cumhuriyetçiler vergilerin artırılmasını ve sosyal harcamaların kısılmasını isterken Obama yönetimi yurt dışı askeri faaliyetlerin azaltılmasını savundu. Bu birbirine karşı politikalar olarak algılanmamalıdır: Seçenekler ortaya atılmıştır ve Obama sonrası iktidar planlanan politikayı uygulayacaktır.
Dünya üzerindeki etkinliği sürdürmek için buralarda asker bulundurmak ve askeri harekatı şantaj olarak kullanmak yerine ittifaklar yoluyla gerçekleştirilmek istendiğini düşünüyorum. Türkiye dünyanın en önemli yerinde bu ittifak için en uygun ülkeydi. Yani ABD ülkemizi sevdiği için değil yeni stratejisine uygun olduğu için destekliyordu. Bu şikayet edilecek bir şey değildir ve dünyadaki tüm gelişmeler tek bir ülkenin inisiyatifinin sonucu değil genel gidişin bir parçasıdır. Ama yedi düveli yenerek devletini kurduğuna inanan ve dünya şartlarının etkisini küçümseyen bir ülkede bunu kabul etmenin zor olduğunu biliyorum.
ABD ile Türkiye’nin farkı onun ithalatının zaruri mallar olmaması ve yokluğunun bir çöküşe neden olmaması ama Türkiye’nin enerjide dışa bağımlılığıdır. Eğer, bugün olduğu gibi, param var alırım derseniz ve siyasetin etkisini göz ardı ederseniz yanılırsınız. Ülkemizdeki serbest piyasa düzenine olan tereddütsüz inanç yanlıştır ve siyasi kurallar tüm kuralları etkisiz hale getirebilir. Yani bireylerin davranışlarının toplamı hayata yön vermez, yönetici odaklar etkilidir ve bireylerin davranışlarını da yönlendirir. Halk bir dağ gibidir ve duyduğunuz ses sizin sesinizin yankısıdır.

Comments

Popular posts from this blog

Üsküp'teki Türk Çarşısı yıllar sonra canlanıyor

Din Anlayışındaki Farklılıkların Nedenleri

Cyprus Peace Talks